Kurtulus Mah., 64019 Sk. 32, 01130 Seyhan / Adana
0322 458 18 21
logo-img
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
  • Psikoterapi
    • Yetkişkin Psikoterapisi
    • Aile Psikoterapisi
    • Çocuk ve Ergen Psikoterapisi
    • Sporcu Psikolojisi Danışmanlığı
    • Kurumsal Psikolojik Danışmanlık
  • Hizmetlerimiz
    • Psikolojik Testler
    • EEG Neurofeedback
    • Berard Ait Metodu
    • TDCS (Transkraniyal Doğru Akım Uyarımı)
    • CES Ultra (Kraniyal Elektroterapi Uyarımı)
  • Faydalı Bilgiler
  • Yayınlarımız
  • İletişim

Ne arıyorsun?

ONLİNE RANDEVU

Alkol Ve Madde Bağımlılığı

Alkol ve madde bağımlılığı, kişinin istemesine ve zararlarını görmesine rağmen alkol veya diğer psikoaktif maddelerin kullanımını kontrol edemediği, kronikleşebilen bir beyin hastalığıdır. Tıbbi olarak Madde Kullanım Bozukluğu (MKB) olarak da bilinen bu durum kişinin düşünce yapısını, duygularını ve davranışlarını etkileyerek hayat kalitesini ciddi şekilde düşürebilir. Beynin ödül, motivasyon ve hafıza ile ilgili sistemlerini etkileyen bu rahatsızlık, uygun yaklaşımlarla tedavi edilebilir bir sağlık sorunudur ve irade zayıflığından farklıdır.

Alkol ve Madde Bağımlılığı Ne Anlama Gelir?

Alkol ve madde bağımlılığı, basitçe ifade etmek gerekirse, kişinin bir maddeyi (alkol, uyuşturucu, bazı ilaçlar) kullanma isteğini kontrol edemediği bir durumdur. Bu kullanım, kişinin hayatında ciddi sorunlara yol açsa bile devam eder. Bağımlılık, beynin çalışma şeklini etkileyen kronik, yani uzun süreli, bir rahatsızlıktır.

Bu durum beynin keyif alma, stresle başa çıkma ve kendini kontrol etme gibi önemli işlevlerini etkiler. Zamanla beyinde oluşan değişiklikler nedeniyle kişi maddeye karşı çok güçlü bir istek duyar ve kullanımı durdurmakta zorlanır. Bu rahatsızlığın ciddiyeti kişiden kişiye değişir; hafif, orta veya şiddetli olabilir. Şiddetli durumlar genellikle "bağımlılık" olarak adlandırılır.

Alkol ve Madde Bağımlılığı Beynin İşleyişini Nasıl Değiştirir?

Madde kullanımı, beynin özellikle ödül mekanizmasını hedef alır. Normalde keyif veren aktivitelerle salgılanan dopamin isimli kimyasal, maddelerle çok daha yoğun bir şekilde salgılanır. Bu durum madde kullanımını beyin için çok çekici hale getirir ve tekrarlama isteği uyandırır.

Ancak zamanla beyin bu duruma alışır. Aynı etkiyi alabilmek için daha fazla maddeye ihtiyaç duyulur, buna tolerans denir. Ayrıca doğal keyif kaynakları artık eskisi kadar tatmin etmemeye başlar. Madde bırakıldığında ise beyindeki stres mekanizmaları aşırı çalışarak kişide huzursuzluk, kaygı gibi yoksunluk belirtilerine neden olur. Bu da kişiyi tekrar madde kullanmaya itebilir.

Alkol ve Madde Bağımlılığı Gelişiminde Genetik Faktörlerin Payı Nedir?

Genetik mirasımız, alkol ve madde bağımlılığına yatkınlığımızda önemli bir rol oynar. Araştırmalar, bu yatkınlığın yaklaşık %40 ila %60 oranında genetik faktörlerle ilişkili olabileceğini gösteriyor. Yani ailenizde, özellikle birinci derece akrabalarınızda (anne, baba, kardeş gibi) madde kullanım sorunu varsa, sizin de riskiniz bir miktar daha yüksek olabilir.

Bu durum tek bir "bağımlılık geni" olduğu anlamına gelmez. Daha ziyade, birçok farklı genin bir araya gelerek oluşturduğu bir etkidir. Bu genler, vücudumuzun maddeleri nasıl işlediğini veya beyin kimyamızı etkileyerek riski artırabilir veya azaltabilir. Ancak unutmamak gerekir ki genetik yatkınlık, kader demek değildir. Çevresel faktörler ve yaşam tarzı seçimleri de en az genler kadar önemlidir.

Ruh Sağlığı Sorunları Alkol ve Madde Bağımlılığı Riskini Nasıl Artırır?

Ruh sağlığı sorunları ile alkol ve madde bağımlılığı arasında güçlü bir bağlantı vardır. Depresyon, kaygı bozuklukları, bipolar bozukluk veya travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi durumlar yaşayan kişilerde madde kullanım bozukluğu görülme olasılığı daha yüksektir.

Bazen kişiler, yaşadıkları ruhsal sıkıntıları hafifletmek veya acı veren duygularla başa çıkabilmek amacıyla alkol veya madde kullanmaya yönelebilir. Bu durum geçici bir rahatlama sağlasa da uzun vadede genellikle hem ruhsal sorunu hem de madde kullanımını kötüleştiren bir kısır döngüye yol açar. Ayrıca madde kullanımı bazı durumlarda altta yatan bir ruhsal rahatsızlığı tetikleyebilir veya mevcut olanı şiddetlendirebilir. Bu nedenle tedavi planlanırken her iki durumun da dikkate alınması çok önemlidir.

Travmatik Yaşantılar Alkol ve Madde Bağımlılığı Gelişimini Nasıl Etkiler?

Hayatımızda karşılaştığımız travmatik olaylar, alkol ve madde bağımlılığı geliştirme riskimizi önemli ölçüde artırabilir. Özellikle çocukluk döneminde maruz kalınan fiziksel, duygusal veya cinsel istismar, ihmal, aile içi şiddet, bir yakının kaybı gibi zorlu deneyimler bu riski yükseltir.

Travma, beynin stresle başa çıkma mekanizmalarını ve duygusal dengeyi olumsuz etkileyebilir. Kişi, travmanın yarattığı yoğun stres, kaygı, korku veya acı verici anılarla başa çıkmak için alkol veya maddelere yönelebilir. Bu maddeler geçici bir "kaçış" veya "uyuşma" sağlasa da temeldeki sorunu çözmez ve zamanla bağımlılığa yol açabilir. Travma öyküsü olan bireylerde bağımlılık tedavisi planlanırken, travmanın etkilerinin de mutlaka ele alınması gerekir.

Aile ve Arkadaş Çevresi Alkol ve Madde Bağımlılığı Riskini Nasıl Etkiler?

İçinde büyüdüğümüz aile ortamı ve sosyal çevremiz, alkol ve madde kullanımına yaklaşımımızı ve riskimizi etkileyen önemli faktörlerdir. Ebeveynlerin veya ailedeki diğer yetişkinlerin madde kullanması, özellikle çocuklar ve gençler için olumsuz bir rol model oluşturabilir ve riski artırabilir. Aile içi iletişimin zayıf olması, kuralların belirsizliği, ebeveyn denetiminin yetersizliği veya ailedeki sürekli çatışma ortamı da riski yükselten diğer etkenlerdir.

Arkadaş çevresi, özellikle ergenlik döneminde çok belirleyici olabilir. Madde kullanan arkadaşlara sahip olmak veya akran baskısı hissetmek, kullanıma başlama olasılığını artırır. Bireyin sosyal becerilerinin zayıf olması veya "hayır" diyememesi de bu riski pekiştirebilir. Tam tersi, destekleyici aile bağları, sağlıklı arkadaşlıklar ve olumlu sosyal çevreler ise koruyucu faktörler olarak öne çıkar.

Ergenlik Döneminde Alkol ve Madde Bağımlılığı Riski Neden Daha Yüksektir?

Ergenlik, beyin gelişimi açısından çok hareketli ve hassas bir dönemdir. Bu yaşlarda beynin özellikle mantıklı düşünme, karar verme ve dürtüleri kontrol etmeden sorumlu ön bölgesi (prefrontal korteks) henüz tam olarak olgunlaşmamıştır. Bu durum gençleri doğal olarak daha meraklı, yeniliklere açık ve risk almaya daha yatkın yapar.

Gelişmekte olan beyin, alkol ve maddelerin olumsuz etkilerine karşı yetişkin beyninden daha savunmasızdır. Erken yaşta madde kullanımı, beyin gelişimini olumsuz etkileyerek kalıcı hasarlara yol açabilir. Bu da ileride öğrenme güçlükleri, hafıza sorunları ve bağımlılık dahil olmak üzere çeşitli sorunların ortaya çıkma riskini artırır. Araştırmalar, madde kullanımına ne kadar erken başlanırsa, bağımlılık geliştirme olasılığının o kadar yükseldiğini göstermektedir.

Alkol ve Madde Bağımlılığının Fiziksel Belirtileri Neler Olabilir?

Alkol ve madde bağımlılığı, vücutta çeşitli fiziksel belirtilerle kendini gösterebilir. Bu belirtiler kullanılan maddeye ve kişinin durumuna göre değişir. En sık görülenlerden bazıları şunlardır:

Tolerans Gelişimi: Zamanla aynı etkiyi alabilmek için daha fazla madde kullanma ihtiyacı.

Yoksunluk Belirtileri: Madde bırakıldığında veya azaltıldığında ortaya çıkan titreme, terleme, bulantı, kusma, uykusuzluk, kas ağrıları, kaygı gibi rahatsız edici durumlar.

Görünümde Değişiklikler: Kişisel bakımın ihmal edilmesi, ani ve açıklanamayan kilo kaybı veya alımı, gözlerde sürekli kızarıklık veya kanlanma, ciltte solukluk, yaralar veya morluklar.

Uyku Bozuklukları: Uyumakta zorlanma, sık sık uyanma veya tam tersi aşırı uyuma hali.

Enerji Düzeyinde Değişim: Sürekli yorgunluk hissi, bitkinlik veya aşırı enerjik ve yerinde duramama hali.

Alkol ve Madde Bağımlılığının Davranışsal İşaretleri Nelerdir?

Kişinin davranışlarındaki bazı değişiklikler de alkol veya madde bağımlılığına işaret edebilir. Bu davranışlar genellikle kişinin madde kullanımı etrafında dönmeye başlar ve hayatının diğer alanlarını olumsuz etkiler. Dikkat edilmesi gereken bazı davranışsal işaretler şunlardır:

Kontrol Kaybı: Başlangıçta planladığından daha fazla madde kullanmak veya kullanımı durduramamak. Bırakma veya azaltma yönündeki çabaların sonuçsuz kalması.

Zaman Harcama: Maddeyi bulmak, kullanmak veya maddenin etkilerinden kurtulmak için çok fazla zaman harcamak.

Sorumlulukları Aksatma: İş, okul veya aile ile ilgili görevleri yerine getirememek, önemli randevuları kaçırmak.

Sosyal İzolasyon: Eskiden keyif aldığı aktivitelere, hobilere veya arkadaş gruplarına ilgisini kaybetmek, yalnız kalmayı tercih etmek.

Riskli Davranışlar: Maddenin etkisi altındayken araba kullanmak gibi tehlikeli olabilecek davranışlarda bulunmak.

Gizlilik: Madde kullanımı konusunda yalan söylemek, gizli davranmak.

Alkol ve Madde Bağımlılığının Psikolojik Göstergeleri Nelerdir?

Alkol ve madde bağımlılığı, kişinin duygu durumu düşünce yapısı ve genel ruh hali üzerinde de önemli değişikliklere neden olabilir. Gözlemlenebilecek bazı psikolojik göstergeler şunlardır:

Yoğun İstek (Aşerme): Madde kullanmaya karşı çok güçlü, kontrol edilmesi zor bir istek duymak.

Sorunlara Rağmen Devam Etme: Madde kullanımının fiziksel, sosyal veya psikolojik sorunlara yol açtığını fark etmesine rağmen kullanmaya devam etmek.

Duygudurum Dalgalanmaları: Ani ve açıklanamayan ruh hali değişimleri yaşamak. Örneğin aşırı neşeli ve enerjikken birden bire sinirli, üzgün veya kaygılı olmak.

Motivasyon Kaybı: Genel bir isteksizlik, hayata karşı ilgi kaybı, hedeflerin veya planların önemsizleşmesi.

Bilişsel Zorluklar: Dikkatini toplamakta güçlük çekmek, unutkanlık yaşamak, karar vermekte veya problem çözmekte zorlanmak.

Savunmacı Tutum: Madde kullanımıyla ilgili konuşulduğunda veya endişeler dile getirildiğinde aşırı savunmacı veya inkarcı bir tavır sergilemek.

 

Neredeyiz

Yetkişkin Psikoterapisi

  • Psikoloji Kaynaklı Cinsel Problemler
  • Kabul ve Kararlılık Terapisi
  • Cinsel Yaşam Sorunları
  • Cinsel Hastalıklar
  • Stresle Başa Çıkma
  • İlişki Problemleri
  • Post Travmatik Stres Bozukluğu
  • Fobiler
  • Yeme Bozuklukları
  • Bipolar Bozukluk
  • Kayıp Ve Yas
  • Alkol Ve Madde Bağımlılığı
  • Psikolojik Kökenli Ağrılar
  • Öfke Kontrolü
  • Panik Bozukluk
  • Obsesif Kompulsif Bozukluk
  • Depresyon

Hakkımızda

1992 yılından bu yana Adana’da hizmet veren Yaprak Terapi, uzman kadrosu ve deneyimli ekibiyle danışanlarına destek vermeye devam etmektedir.

0322 458 18 21
E-Posta

Psikoterapi

  • Yetkişkin Psikoterapisi
  • Aile Psikoterapisi
  • Çocuk ve Ergen Psikoterapisi
  • Sporcu Psikolojisi Danışmanlığı
  • Kurumsal Psikolojik Danışmanlık

Hizmetlerimiz

  • Psikolojik Testler
  • EEG Neurofeedback
  • Berard Ait Metodu
  • TDCS (Transkraniyal Doğru Akım Uyarımı)
  • CES Ultra (Kraniyal Elektroterapi Uyarımı)

Adana'daki Kliniğimizin Konumu

Bu web sitesi, yalnızca genel bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. Burada yer alan bilgiler, profesyonel tıbbi tavsiye, teşhis veya tedavi yerine geçmez. Sağlık sorunlarınız veya şikayetleriniz için mutlaka bir doktora başvurmanız gerekmektedir.

Tüm Hakkları Saklıdır. © 2025  Yaprak Terapi
Web Tasarım: Tasarımevi
Şimdi Ara
Whatsapp
Yol Tarifi