Berard AIT Metodu, işitsel hassasiyeti veya işitsel işlemleme güçlüğü yaşayan bireylere yönelik geliştirilmiş bir uygulamadır. Müzik sesleri üzerinde belirli filtrelemeler yaparak kulak ve beyin arasındaki etkileşimi düzenlemeyi amaçlar. İlk duyulduğunda karmaşık bir yöntem gibi görünse de aslında temel hedefi, belli frekanslara karşı aşırı tepki veren veya bazı sesleri yeterince algılayamayan kişilerde bu algıyı daha dengeli bir düzeye çekmektir. Özellikle otizm spektrum bozukluğu, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu gibi durumlarda işitsel uyarılara verilen tepkiler sık sık gündeme gelir. Bu yöntemdeki temel mantık, değişen frekanslarla kulakta ve sinir sisteminde bir tür "yeniden eğitim" sağlamaktır.
Günümüzde pek çok aile, çocuklarının ani ve yüksek seslere karşı aşırı tepki vermesinden endişe duyar. Aynı şekilde düşük frekansları duymakta zorluk yaşayan veya konuşma seslerini net ayırt edemeyen bireylerde de farklı sıkıntılar ortaya çıkabilir. Berard AIT Metodu işte bu noktada özel olarak düzenlenmiş bir müzik terapisi sunar. Bazı kişilerde olumlu sonuçlar görüldüğüne dair çeşitli anlatılar bulunur. Öte yandan bilimsel camiada henüz yöntemin kesin kanıta dayalı sonuçlar sunduğuna dair yaygın bir kabul olduğunu söylemek zordur. Ancak yöntemin, alanında eğitilmiş uzmanlarca ve uygun adaylarda uygulanması durumunda, işitsel konforu artırabileceğine dair gözlemler mevcuttur.
Berard AIT Nedir? | İşitsel algı ve duyusal işlemleme sistemini düzenlemek için özel olarak filtrelenmiş müziklerin dinletildiği bir eğitim yöntemidir. |
Nasıl Çalışır? | - Kişiye özel olarak filtrelenmiş müzikler kulaklıkla dinletilir. - Beynin işitsel sistemine nörolojik uyaranlar vererek işitsel algıyı dengeler. - İşitsel hassasiyeti azaltarak dikkat, dil becerileri ve duyusal entegrasyonu geliştirir. |
Kimlere Uygulanır? | - Otizm Spektrum Bozukluğu (ASD) - Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) - İşitsel Algı Bozuklukları - Duyusal İşlemleme Bozukluğu - Öğrenme Güçlükleri ve Disleksi - Konuşma ve Dil Gelişim Geriliği - Seslere Aşırı Hassasiyet (Hiperakuzi) |
Seans Programı | - Günde 2 seans (15 dakika) olmak üzere toplam 10 gün boyunca uygulanır. - Toplamda 20 seans tamamlanır. - Seanslar sırasında bireyler özel filtrelenmiş müzikleri kulaklıkla dinler. |
Berard AIT’in Faydaları | - İşitsel hassasiyeti azaltır. - Dikkat ve odaklanmayı artırır. - Konuşma ve dil becerilerini geliştirir. - Öğrenme becerilerini ve akademik performansı destekler. - Duyusal entegrasyonu düzenleyerek çevresel uyaranlara adaptasyonu artırır. |
Yan Etkileri ve Riskler | - Genellikle güvenli bir yöntemdir. - Başlangıçta hafif baş ağrısı, yorgunluk veya duygusal tepkiler görülebilir. - Seanslar sırasında bireyin rahat olması sağlanmalıdır. |
Soru Cevaplar
Berard AIT Metodu, isminden de anlaşılacağı üzere, işitsel bütünleştirme (auditory integration) esasına dayanan bir programdır. İlk kez 1980'li yıllarda Dr. Guy Berard tarafından Fransa'da geliştirilmiştir. O dönemde, kulak ve beyin arasındaki bağlantıyı düzenlemenin zihinsel ve davranışsal faydaları olabileceği düşünülmüştür. Bazı kişilerin belirli frekanslara karşı aşırı duyarlı veya tam tersi şekilde duyarsız olduğu fark edilince, bu frekansları yavaş yavaş "normalleştirme" fikri ortaya atılmıştır.
Peki bu fikir nasıl doğmuştur? Dr. Berard, farklı frekanslarda dalgalanma gösteren işitme profillerinin, bireylerin öğrenme ve davranış kalıplarını etkilediğini öne sürmüştür. Örneğin çok yüksek seslere aşırı tepki gösteren bir çocuğun, sürekli olarak stres altında kalması nedeniyle dikkatini toplamada güçlük yaşaması olasıdır. Bununla birlikte belli sesleri ayırt edemeyen bireylerde de işitsel bilgiler doğru şekilde işlenemeyebilir. Bu düşünceden hareketle, özel filtrelenmiş müzik seslerine günde belirli sürelerde maruz kalmanın, işitsel algıdaki dalgalanmaları dengeleyebileceği fikri üzerinde durulmuştur.
Zaman içinde bu yaklaşım pek çok ülkede ilgi görmüştür. Özellikle otizm spektrum bozukluğu olan çocukların aileleri, yöntemin potansiyel yararlarını duymaya başladıkça konuya daha fazla yönelmişlerdir. Sonrasında dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, disleksi gibi öğrenme güçlükleri, duyusal işlemleme bozuklukları ve diğer iletişim güçlükleri yaşayan bireylerde de yöntem uygulanmaya başlanmıştır. Bilim dünyasında ise çalışmaların sonuçları hâlâ çeşitlilik göstermektedir. Kimileri bu yöntemin faydalı olduğunu söylerken, kimileri de etkilerinin sınırlı veya belirsiz olduğu görüşündedir.
Berard AIT Metodu, kısaca özetlemek gerekirse, dinlenen müzik frekanslarını belirli bir düzende filtreleyerek kulakta ve beyin sinyallerinde yeniden bir uyum yakalamayı amaçlar. Duyusal hassasiyet gösteren veya seslere aşırı tepki veren bireylerde, özellikle ani ve yüksek frekansları tolere edememek söz konusu olabilir. Bu yöntemde, müzik özel bir cihaza bağlanarak anlık frekans değişimleri uygulanır ve kulak bu farklı frekanslara kademeli olarak adapte olmaya çalışır.
Buradaki temel mantık nedir? Bunu, bir tür "orta yolu bulma" arayışı gibi düşünebiliriz. Eğer bir kişi çok tiz seslere karşı çok hassassa, bu frekanslar belli oranlarda azaltılarak sistemin yavaş yavaş bu seslere alışması hedeflenir. Aynı şekilde belirli alçak frekansları duymakta güçlük çeken bir bireyde bu alçak frekanslar desteklenebilir. Bunun sonucunda işitsel algıda bir dengeleme yaşanırsa, konuşma ayırt etme, gürültülü ortamlarda daha az rahatsız olma, iletişime daha fazla açık olma gibi kazanımlar görülebilir.
Peki nasıl bir süreç izlenir? Genellikle toplamda 10 saatlik bir program öngörülür ve bu seanslar 10 gün boyunca yarımşar saatlik dinlemeler halinde yapılır. Kişi, kulaklıklar aracılığıyla özel bir filtreleme cihazından gelen müziği dinler ve bu esnada çok yoğun bir dikkat göstermesi gerekmez. Seanslar sırasında müzik seviyesi fazla yüksek olmayacak şekilde ayarlanır. Amaç kulak yapısını veya duyusal işleme sistemini yormadan, tedrici bir uyum sağlamaktır. Yöntemin savunucuları, bu adaptasyonun zaman içinde davranışsal ve bilişsel kazanımlara dönüşebileceğine inanmaktadır.
Berard AIT Metodu, öncelikle işitsel duyarlılık sorunlarını gidermeye yöneliktir. Otizm spektrum bozukluğu olan çocuklarda, yüksek seslere aşırı tepki veya belli sesleri ayırt etmede güçlük sık karşılaşılan durumlardan biridir. Bu nedenle yöntemi deneyen ailelerin önemli bir kısmı otizm alanında gözlemlenen çeşitli hassasiyetlere çözüm aramaktadır. Ancak tek hedef kitle otizm değildir.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu yaşayan bireylerde de sıklıkla seslere karşı aşırı tepki veya dikkat dağınıklığı görülebilir. Berard AIT Metodu bu kişilerde işitsel uyarıya verilen tepkiyi düzenleyerek dikkat süresini ve odaklanmayı iyileştirmeyi hedefler. Disleksi veya konuşma güçlüğü olanlarda ise müzikle işitsel işlemlemeyi güçlendirebileceği umuduyla yönteme başvurulur. Ayrıca duyusal işlemleme bozuklukları, konuşma gecikmeleri veya bazı motor koordinasyon sorunları yaşayanlarda da Berard AIT Metodu'ndan yararlanılabileceği öne sürülür.
Bununla birlikte her bireyin durumu farklı olduğundan, yöntemin herkeste aynı etkiyi göstermesi beklenmez. Özellikle işitme kaybı veya kulakla ilgili tıbbi problemler yaşayanlar için bu yöntemin uygunluğu tartışmalıdır. Bazı uzmanlar, kulakta kronik enfeksiyon veya hasar varsa Berard AIT Metodu'nun sakıncalı olabileceğini belirtir. Aynı şekilde üç yaş altındaki çocukların henüz işitsel ve dil gelişimini tam anlamıyla tamamlamadıkları düşünüldüğünde, bu kadar küçük yaşta uygulanmasının da önerilmediği ifade edilir.
Berard AIT Metodu'nda uygulamanın genel çerçevesi bellidir, ancak detaylarda ufak farklılıklar olabilir. Temel olarak seansa başlamadan önce kişinin işitsel hassasiyet profili ortaya konmaya çalışılır. Bireye basit işitme testleri yapılabilir. Burada amaç hangi frekanslarda aşırı duyarlılık veya duyarsızlık olduğunu anlamaktır. Ardından, bu veriler doğrultusunda özel filtrelemeler yapılır. Dinleme seansları boyunca, müzik sesleri düzensiz aralıklarla yüksek veya düşük frekanslara kaydırılır. Böylece kulak, farklı frekanslara yeniden adapte olmaya zorlanır.
Seanslar genellikle 10 gün sürer ve toplamda 20 yarım saatlik dinleme oturumunu içerir. Seanslar sırasında kişinin rahat bir şekilde oturması yeterlidir. Bazıları seans esnasında kitap okur veya oynar, çünkü hedef tek başına müzik dinletisidir. Filtrelenen müzik, genellikle popüler ve ritmik parçalardan oluşur. Klasik müziğe göre daha hızlı tempolu müzikler tercih edilir. Bunun nedeni, değişen frekanslara karşı kulağın daha aktif bir yanıt geliştirmesini sağlamaktır. Çoğu vakada, ses düzeyi aşırı yüksek olmadan ayarlanır, çünkü kulak zarını veya iç kulak yapısını gereksiz yere zorlamak istenmez.
Uygulama sonrası dönemde ise, kişi normal yaşantısına devam eder. Ancak bazı uzmanlar, ilk dönemde yüksek sesli kulaklık kullanmaktan veya işitsel düzeni bozabilecek aşırı gürültülü ortamlarda uzun süre kalmaktan kaçınılması gerektiğini hatırlatır. Bu taze oluşan işitsel dengeyi korumak açısından önerilen bir yaklaşımdır. Elbette herkesin günlük yaşam koşulları farklıdır, fakat yöntemin kalıcılığı açısından kulak ve beyin arasındaki adaptasyona bir süre fırsat tanımak yararlı olabilir.
Yöntemi deneyimleyen bazı aileler ve uzmanlar, özellikle işitsel duyarlılığın azaldığını, çocuğun yüksek seslerden daha az rahatsız olduğunu ifade eder. Bu durumun sosyal etkileşimi artırdığı, iletişim becerilerini geliştirdiği yönünde gözlemler de paylaşılır. Berard AIT Metodu'nun savunucuları, yöntemin dikkat süresi, odaklanma, konuşmayı daha iyi ayırt edebilme, duygu düzenleme becerisi gibi konularda katkı sağladığını öne sürer. Bazen de çocuğun sözlü yönergeleri daha iyi dinlediği ve yerine getirdiği belirtilir.
Kalıcılığa gelince, bu konuda da farklı görüşler vardır. Bazı uzmanlar, belirli bir süre sonunda işitsel hassasiyetin tekrar artabileceğini, bu nedenle aralıklı olarak takviye seansları yapılabileceğini söyler. Kimi araştırmacılar ise, duyusal sistemin bir kez eğitildikten sonra tamamen eski haline dönmesinin pek olası olmadığını, fakat çevresel faktörlerin veya kişinin gelişimsel seyrinin bu durumu etkileyebileceğini öne sürer. Örneğin ergenlik dönemi veya stresli yaşam olayları, duyusal hassasiyeti yeniden tetikleyebilir. Bu nedenle yöntemin uzun vadeli etkilerini tek bir pencereden değerlendirmek güçtür.
Genel olarak bakıldığında, Berard AIT Metodu'nun faydalarını en üst düzeye çıkarmak için kişinin bütüncül bir yaklaşımla desteklenmesi önemlidir. Yani işitsel hassasiyeti azaltırken aynı zamanda dil gelişimi, motor beceriler veya sosyal etkileşim alanlarında da farklı çalışmalar yapılması, kalıcı ve anlamlı bir ilerleme olasılığını artırabilir. Burada önemli olan beklentilerin gerçekçi tutulması ve yöntemin "mucizevi" bir tedavi olarak görülmemesidir.
Berard AIT Metodu genellikle güvenli kabul edilir, çünkü temelinde müzik dinleme üzerine kurulu bir uygulamadır. Seanslar sırasında aşırı yüksek ses veya kulak zarına zarar verecek şiddette bir yoğunluk kullanılmaz. Yine de yöntemi deneyen bazı kişilerde geçici baş ağrısı, kulak çınlaması veya hafif rahatsızlık hissi oluşabileceği rapor edilmiştir. Bu gibi durumlar genellikle seanslar sırasındaki filtreleme değişimlerine vücudun verdiği geçici tepkiler olarak yorumlanır.
Ancak her müdahalede olduğu gibi burada da dikkatli olmak gerekir. İç kulak sorunları olan tekrarlayan kulak enfeksiyonu yaşayan veya belirgin işitme kaybı bulunan bireylerde yöntemin kullanımı riskli olabilir. Ayrıca çok küçük yaş grubundaki çocuklar için de işitsel sistemin henüz tam gelişmediği düşünülerek önlem alınır. Çocuğun tepkilerini doğru gözlemlemek ve seanslar sırasında huzursuzluk yaşanıyorsa bunun nedenini araştırmak önemlidir.
Bir diğer önemli konu da uygulayıcının ehliyetiyle ilgilidir. Berard AIT Metodu'nu uygulayan kişinin, bu alanda özel bir eğitim alması tercih edilir. İşitme testlerini yorumlayabilecek, müziğe uygun filtre ayarlarını yapabilecek ve olası yan etkileri takip edebilecek bilgi düzeyine sahip olmak şarttır. Aksi takdirde, yöntemin yanlış frekans veya yanlış ses seviyesi kullanılarak uygulanması hem etkiyi azaltabilir hem de rahatsızlık hissini artırabilir.
Berard AIT Metodu'nu genellikle konusunda uzman, bu alanda eğitim almış terapistler veya uzmanlar uygular. Bunların arasında işitsel konulara hakim olan odyologlar, konuşma terapistleri, bazı durumlarda özel eğitim uzmanları ve duyu bütünleme terapistleri bulunabilir. Ancak her uzmanın bu metodu uygulama lisansı veya sertifikası olmayabilir. Dolayısıyla ailelerin veya bireylerin, yöntemi denemek istedikleri zaman öncelikle uygulamacının eğitimini ve tecrübesini sormaları mantıklıdır.
Peki nereden başlanmalı? Öncelikle kapsamlı bir değerlendirmeye ihtiyaç vardır. Bireyin işitme profili, duyusal hassasiyet seviyesi, mevcut tanıları ve genel sağlık durumu gözden geçirilmelidir. Bazı merkezler, ilk aşamada bir dizi test yaparak yöntem için uygun aday olup olmadığınızı belirlemeye çalışır. Eğer ki kulakta ciddi bir patoloji ya da işitme kaybı söz konusu ise, farklı tedavi seçeneklerinin düşünülmesi daha faydalı olabilir. Bu süreçte aile hekiminden veya uzman bir doktordan da fikir almak güven verici bir adımdır.
Ülkemizde Berard AIT Metodu'nu uygulayan merkezler henüz sınırlı olsa da büyük şehirlerde veya bazı özel eğitim kurumlarında bu hizmete rastlanabilir. Ayrıca yöntemin yakın zamana kadar yalnızca belirli cihazlarla yapılabildiğini bilmekte fayda var. Günümüzde teknolojinin ilerlemesiyle, bazı uzmanlar çevrimiçi platformlar veya taşınabilir cihazlar aracılığıyla da destek sağlamayı amaçlamaktadır. Yine de yüz yüze değerlendirmeler ve düzenli takip seansları, yöntemin başarısı açısından çok daha güvenilir kabul edilir.
Uzmanlar arasında Berard AIT Metodu hakkında farklı görüşler bulunmaktadır. Kimi uzmanlar, yöntemin özellikle seslere aşırı duyarlılık gösteren otizmli çocuklar için faydalı bir ek terapi olabileceğini düşünüyor. Bu görüşü savunanlar, yöntemi uygulayan çocuklarda daha sakin davranışlar, daha az korku tepkisi ve iletişimde kısmi ilerlemeler gördüklerini paylaşırlar. Dikkat eksikliği, konuşma gecikmesi veya öğrenme güçlüğü olan bireylerde de benzer faydalar rapor eden uzmanlar mevcuttur.
Buna karşılık, bazı bilim insanları yöntemin etkinliğiyle ilgili daha eleştirel bir yaklaşım sergiler. Denetlenmiş çalışmalarda yeterli sayıda katılımcıya ulaşılamaması, farklı ölçüm kriterlerinin kullanılması ve sonuçların net olmaması bu eleştirilerin temelini oluşturur. Ayrıca yöntemin uygulama standartları tam netleşmediği için, herkesin aynı kalitede hizmet alamayabileceği de bir diğer tartışma konusudur. Farklı uzmanların aynı yöntemi farklı şekillerde uygulaması, sonuçların karşılaştırılmasını zorlaştırmaktadır.
Ancak şunu belirtmek önemlidir: Berard AIT Metodu, tek başına tüm sorunları çözecek sihirli bir çözüm olarak görülmemelidir. Çoğu uzman, bu yöntemin diğer terapi ve eğitim programlarıyla birlikte kullanıldığında daha anlamlı sonuçlar getirdiği konusunda hemfikirdir. Yani işitme ve duyusal konularda sağlanan iyileşmenin, sosyal ve akademik becerilerdeki artışa yansıması için ek destekler şart olabilir. Nihayetinde, Berard AIT Metodu'nun konumunu belirleyen faktör, bireysel ihtiyaçlar ve bütüncül bir yaklaşım benimsemektir.
Berard AIT Metodu, her ne kadar geniş bir uygulama yelpazesine sahip olsa da bazı durumlarda önerilmez. Örneğin üç yaşından küçük çocuklarda, işitsel sistem tam gelişmemiş olabileceğinden genelde beklemeyi tercih eden uzmanlar bulunur. Ayrıca iç kulakta hasar, kronik kulak enfeksiyonları veya kulak zarında yırtık gibi ciddi anatomik sorunlar varsa, bu yöntemin uygulanması daha fazla risk oluşturabilir. Bazı uzmanlar, şiddetli epilepsi gibi nörolojik bozukluklarda veya belirli psikiyatrik durumlarda yöntemin dikkatle değerlendirilmesi gerektiğini öne sürerler.
Dikkat edilmesi gereken bir diğer konu da yöntem sonrası bakımdır. Seanslar bittikten sonra, işitsel duyarlılığın aniden eski haline dönmesini istemiyorsak, çok yüksek sesli ortamlardan bir süre uzak kalmak veya kulaklıkla aşırı yüksek sesle müzik dinlememek önerilir. Ayrıca yöntemin hemen ardından büyük değişimler beklemek de bazen yanıltıcı olabilir. Bazı kişilerde belirgin etkiler kısa sürede görülebilirken, bazılarında ise ilerleme daha yavaş seyredebilir.
Tüm bunların ötesinde, yönteme dair kararı verirken doktor veya ilgili uzmanlarla istişare etmek esastır. Yanlış beklentilerle sürece başlamak, hayal kırıklığına neden olabilir. Kişinin gerçek ihtiyaçları, işitsel ve duygusal durumu mutlaka göz önüne alınmalıdır. Gerektiğinde ikinci veya üçüncü bir uzmanın görüşü de alınabilir. Çünkü her bireyin hikayesi farklıdır ve tek bir yöntem herkese uymayabilir.